top of page

Türkiye’de Borsa Yatırımı Yapmak

Yazarın fotoğrafı: nfrslnfrsl

Enflasyon, döviz kuru ve borsa arasındaki korelasyon, son yirmi yılda hem yerel hem de küresel ekonomik olaylarla şekillendi. 2000 yılı başından itibaren, küresel ekonomik krizler, Türkiye içindeki siyasi belirsizlikler ve 2020’de başlayan COVID-19 pandemisi gibi büyük olaylar, ekonominin temel göstergelerini yeniden şekillendirdi.


Türkiye’de Son 20 Yıldaki Enflasyon, Döviz Kuru ve Borsa Endeksi İlişkisi


Son 20 yılda Türkiye ekonomisini şekillendiren en önemli göstergelerden biri, enflasyon ve döviz kuru arasındaki ilişkinin Borsa İstanbul üzerindeki etkisidir. Özellikle 2004-2018 yılları arasında döviz kuru göreceli olarak istikrarlı seyretmiş ve bu dönemde Türkiye’deki enflasyon kontrol altında kalabilmiştir. Ancak 2018’de yaşanan kur şoku, Türkiye ekonomisinde ciddi bir kırılma noktasıdır.


Ekonomist Ruchir Sharma, gelişen piyasalarda enflasyonun ve döviz kurunun ani değişimlerinin, yatırımcıların risk algılarını ciddi şekilde değiştirdiğini belirtir. Sharma, “Ekonomik belirsizliklerin arttığı dönemlerde, yatırımcılar hızla güvenli limanlara yönelirler ve döviz kuru ile enflasyonun bu hareket üzerindeki etkisi göz ardı edilemez” der (Ruchir Sharma, The Rise and Fall of Nations). 


Türkiye’de de özellikle 2018’den sonra döviz kurundaki hızlı yükseliş, yerli yatırımcıların hisse senedi piyasalarına yönelmesine neden oldu. 2018 sonrası dönemde yaşanan kur atağı, ekonomik dengelerin ciddi şekilde bozulmasına neden oldu. Bu süreçte Türk Lirası’nın hızlı değer kaybı ve enflasyonun kontrolsüz artışı, borsadaki yatırımcılar için yeni bir yatırım stratejisi oluşturdu. 2008’deki küresel mali kriz sonrası dönemde Türkiye’deki ekonomik büyümenin yavaşlaması ve faiz oranlarının yüksek olması, yatırımcıların daha güvenli limanlara yönelmesine neden oldu. Borsa ilgi görmezken diğer yatırım araçları revaçtaydı. Ancak 2018’den itibaren Türkiye’de döviz kurlarındaki ve enflasyondaki hızlı yükseliş, yerel yatırımcıları borsaya yöneltti. 


Türkiye’de Enflasyon, Döviz Kuru ve Borsa Endeksi (2004-2024)


Enflasyon Oranı: Yıllık enflasyon oranları özellikle 2018’den itibaren ciddi bir yükseliş trendine girdi.

Dolar Kuru: Döviz kuru 2010’lu yılların başlarında görece stabil olsa da, 2018 sonrası yükseliş hızlandı.

BIST 100 Endeksi: Döviz kurundaki bu artışla birlikte, ihracat yapan şirketlerin TL bazında değer kazandığı bir borsa ortamı doğdu ve BIST 100 endeksi de bu süreçte ciddi bir büyüme gösterdi.


Pandemi Sonrası Teknik Analiz Yöntemlerinin Yanıltıcı Olmasının Nedenleri


Pandemi sonrası dönemde döviz kurunda ve enflasyonda yaşanan ani yükselişler, Türkiye borsası üzerindeki teknik analizlerin zayıf kalmasına neden oldu. Teknik analiz, geçmiş fiyat hareketlerine dayalı olarak gelecekteki fiyatları tahmin etmek için kullanılan bir yöntemdir. Ancak, pandemi sonrası dönemde bu yaklaşımın yetersiz kaldığı gözlemlenmektedir. Bunun nedeni, ekonomik şokların geçmiş fiyat verileriyle tahmin edilemeyecek kadar büyük ve ani olmasıdır.


Teknik analiz, genellikle öngörülebilir piyasa şartlarında başarılı sonuçlar verebilir. Ancak 2020 sonrasında, Türkiye’deki ekonomik dinamikler büyük ölçüde değişti. Döviz kurları hızlı bir şekilde yükseldi, enflasyon oldukça yüksek seviyelere ulaştı ve ekonomik belirsizlikler arttı. Bu dönemde teknik analizle yapılan tahminler büyük ölçüde yanıltıcı oldu. Çünkü pandemi sonrası ekonomik şartlar, daha önce karşılaşılmamış bir belirsizlik ortamı yarattı ve geçmiş verilere dayalı tahminlerin isabetli olma ihtimalini azalttı.


Özellikle pandemi sonrasında Türkiye’deki ekonomik şartlar, daha önce karşılaşılmamış bir belirsizlik ortamı yaratmıştır. John Maynard Keynes, öngörülemeyen olayların piyasalardaki etkisini vurgulayarak, “Piyasalar kısa vadede çoğu zaman irrasyonel davranır ve bu dönemde yapılan analizler yanıltıcı olabilir” der (John Maynard Keynes, The General Theory of Employment, Interest, and Money). Türkiye’de pandemi sonrası dönemde yaşanan döviz kuru artışları ve enflasyon yükselişi de bu duruma iyi bir örnektir.


Teknik Analiz Türkiye Borsasında Neden Geçerliliğini Yitirdi?


Türkiye’de teknik analizin gelecekte başarılı olma olasılığı giderek zayıflıyor. Bunun birkaç temel nedeni var:


1. Makroekonomik Belirsizlikler: Döviz kuru, faiz oranları ve enflasyon gibi temel makroekonomik göstergeler, öngörülemez bir biçimde dalgalanıyor. Teknik analiz, genellikle sabit ve öngörülebilir piyasa koşulları varsayar, ancak Türkiye’de bu tür bir sabitlik uzun vadede beklenmiyor.

2. Politik Faktörler: Türkiye’deki politik istikrarsızlıklar ve dış ilişkilerde yaşanan değişimler, piyasalarda ani dalgalanmalara neden olabilir. Teknik analiz, bu tür olayların etkilerini tahmin etmede yetersiz kalır.

3. Küresel Ekonomik Şoklar: Pandemi gibi beklenmedik küresel olaylar, piyasa dinamiklerini bir anda değiştirebilir. Bu gibi olaylar karşısında teknik analiz yöntemleri çok kısa vadeli sonuçlar üretir ve bu sonuçlar genellikle yanıltıcı olur. Howard Marks, piyasa hareketlerinin çoğu zaman makroekonomik olaylardan büyük ölçüde etkilendiğini ve teknik analizlerin bu tür ani değişimleri öngöremeyeceğini savunur (Howard Marks, Mastering the Market Cycle).


Teknik analiz Türkiye borsasında kısa vadede bazı noktalarda başarılı olabilir; ancak uzun vadede, özellikle Türkiye’nin ekonomik dinamiklerinin hızla değiştiği bir ortamda, bu yöntemin geçerliliği giderek azalacaktır.


Borsa Neden Yükselmek Zorundadır?


Türkiye’de enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde borsanın yükselme zorunluluğu, ekonomik dinamiklerle açıklanabilir. Yüksek enflasyon, para biriminin değerini düşürdüğü için, reel varlıklar değer kazanır. Borsadaki şirketler de, özellikle döviz gelirleri olan firmalar, bu süreçte daha fazla değer kazanır. Enflasyonun yükseldiği dönemlerde yatırımcılar, enflasyon karşısında varlıklarını koruma altına almak için daha fazla hisse senedi alırlar. 


Enflasyon, özellikle iç piyasaya yönelik üretim yapan şirketler için maliyetleri artırsa da, ihracat odaklı şirketler döviz gelirleri sayesinde bu süreci daha kolay atlatırlar. Bu da borsadaki yükselişin kaçınılmaz hale gelmesine neden olur. Türkiye’de son yıllarda yaşanan yüksek enflasyon döneminde borsanın hızla yükselmesi, bu zorunluluğun bir yansımasıdır


Yatırımcılar, enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde borsaya yönelmeye devam edeceklerdir. Ancak bu dönemde, Warren Buffett’ın da sıklıkla vurguladığı gibi, “Uzun vadeli değer yatırımı ve temel analiz, yatırımcılara enflasyonist dönemlerde sağlam bir yol haritası sunar” (Warren Buffett, Letters to Shareholders). Bu nedenle teknik analiz yerine daha geniş makroekonomik analizlere dayanarak yatırım stratejileri geliştirmek daha sağlıklı olacaktır. 


Özetle;


Ekonomi politikaları, enflasyon, döviz kuru borsa endeksimizi yönlendiren güçtür. Bu başlıkların altına istikrar, adalet sistemi, güven gibi kavramları da tek tek ekleyebiliriz.


Son yıllarda yaşanan Borsa rallisinin itici gücü de makroekonomik olaylardan başka bir şey değildir. Bu nedenle borsa yatırımcılarının orta ve uzun vadede teknik analize büyük manalar yüklemesi de anlamsızdır. Teknik analiz ani gündem değişimlerinin ve ekonomik şokların olduğu piyasalarda geçmişe bakarak geleceği tahmin edemez.


Bir diğer önemli konu ise ekonomik şokların olduğu yıllardaki fiyat hareketlerini şoklardan önceki yıllardaki hareketlerle kıyaslamak hepten hatalıdır. Farklı hikayelerin olduğu birbirini takip eden yıllardaki (aylardaki) fiyatları gösteren çizgileri bir bütün olarak da kıyaslayamazsınız. Kısacası tüm grafik çizimleri elma ile armutu kıyasladığı için hatalıdır.  


Borsa yükselmek zorundadır; konunun da çizgilerle, grafiklerle, teknik analizle alakası yoktur. 

 
 
 

Comments


  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
  • YouTube

Y. Öveçler Mh. Lizbon Cad  

No:36/5 Çankaya/Ankara, Türkiye
nfrsl@outlook.com

IMG_7393.jpg

©2024 nfrsl. 

Tüm Hakları Saklıdır 

bottom of page